MİKRO İKTİSADA GİRİŞ
1.BÖLÜM
TEMEL KAVRAMLAR
Her
bilim dalının kendine özgü dili, simgeleri ve kavramsal çerçevesi vardır. Bilim
dili, günlük konuşma dilinden bu özellikleri nedeniyle ayrı tutulur. İktisat
biliminde kullanılan kavramların çoğu günlük konuşma dilinde de kullanılmaktadır.
Ne var ki, iktisat biliminde kullanılan kavramların anlamları bazen günlük
konuşma dilindeki anlamlarından farklı olduğundan yanılgıya düşülmesi
mümkündür. Bu nedenle temel bazı iktisadi terim ve kavramların başlangıçta
öğrenilmesi, izleyen konuların anlaşılmasında, tartışmalara katılmada ve
yapılan çeşitli analizlerin algılanmasında kolaylıklar sağlar. Bu bölümde temel
kavramlar üzerinde durulacak, kullanılan diğer kavramlar ise ilgili
bölümlerinde açıklanacaktır.
1.İhtiyaç
Karşılandığı zaman
insanlara haz ve zevk veren, karşılanmadığı zaman ise acı ve üzüntü duyulan
duygulara ihtiyaç denir. İhtiyacın kaynağı ya da ortaya çıkış nedeni
insanoğlunun hem hayatını devam ettirmek zorunda olması, hem de hayat
standardını yükseltme düşüncesidir. Doğumla birlikte ortaya çıkan yeme, içme,
giyinme, barınma ihtiyaçları, zamanla çeşitlenerek artar. Hayat standardını yükseltmeyi
amaçlayan insanın ev, otomobil, yazlık ev, yat gibi ihtiyaçları ise içinde
yaşanılan doğa, ülkenin ekonomik gelişme düzeyi, dini ve ahlaki değerler,
gelenek, görenek ve alışkanlıklar, sosyal statü gibi etkenlere bağlı olarak
toplumdan topluma değişiklik gösterir.
a)İhtiyaçların Özellikleri
*
İhtiyaçlar
Sonsuzdur;
İnsanların gidermek istedikleri çok sayıda ihtiyacı
vardır. Bu ihtiyaçların bir bölümü periyodik olarak süreklilik arz eder. Yani
tekrar tekrar karşılanmaları gerekir. Yeme, içme, giyinme gibi bu tür ihtiyaçlar
aynı zamanda zorunlu ihtiyaçlar olarak da adlandırılırlar.
Hayat standardının yükseltilmesiyle ilişkili olan ve
kültürel ihtiyaçlar olarak adlandırılan ihtiyaçlara her geçen gün yenileri
ilave olmaktadır. Toplumların sosyal ve ekonomik gelişmeleri, teknolojik
ilerlemeler, kitle iletişim araçlarının gelişmesi, insanların zevk ve
tercihlerinin zamanla değişmesi gibi faktörler bu tür ihtiyaçları sürekli
artırmaktadır. Geçmiş toplumların bu tür ihtiyaçları arasında nicelik ve
nitelik yönünden önemli farklar olduğu gibi, günümüz toplumları ile gelecek
toplumlar arasında da bu farklar gittikçe artacaktır. Örneğin; geçmiş nesiller
için, buzdolabı, televizyon, çamaşır ve bulaşık makinesi, video vs. gibi
ihtiyaçlar söz konusu değildi. Gelecek toplumlar ise bugün bizim tasavvur
edemediğimiz tipte ve çeşitte yeni ihtiyaçlarla tanışacaklardır.
*
İhtiyaçlar
şiddet bakımından farklılık gösterir;
Bazı ihtiyaçların şiddeti diğerlerine oranla daha
fazladır. Genel olarak, zorunlu ihtiyaçların şiddetinin zorunlu olmayan
ihtiyaçlara göre daha fazla olduğu bilinir. İhtiyaçların şiddet bakımından
farklılık göstermesi, insanları daha rasyonel davranmaya zorlar. Bütün ihtiyaçların
şiddeti birbirine eşit olsaydı, insanlar sınırlı imkanlarıyla önce hangi
ihtiyaçlarını karşılayacaklarına karar veremezlerdi. Şiddetlerin farklı olması
nedeniyle insanlar ihtiyaçlarını karşılarken bir tercih ve sıralama yaparlar.
*
İhtiyaçlar
karşılandıkça onlara karşı duyulan şiddet değişikliğe uğrar;
İhtiyaçlar şiddet bakımından farklılık gösterdiği gibi,
belirli bir kişi için bile bir ihtiyacın şiddeti her zaman aynı değildir.
İhtiyaçlar ara verilmeden karşılandıkları zaman onlara duyulan şiddet azalır.
Sıralamada geriye düşerler ve onların yerini başka ihtiyaçlar alır. Örneğin;
çok susamış olan bir kişi için su içmek en şiddetli ihtiyaç durumundadır. Bu
kişi ara vermeden birkaç bardak su içtiğinde, su ihtiyacının şiddeti azalır. Su
ihtiyacı karşılanıp şiddeti azaldığından onun yerine örneğin yemek ihtiyacı ön
plana çıkabilir.
Bunun
yanı sıra başlangıçta şiddet derecesi düşük olan bir ihtiyaç aralıklarla karşılandığında
zamanla şiddeti artabilir. Düzenli olarak karşılanma durumunda o ihtiyaç
alışkanlık halini alır. Sigara tiryakiliği ve alkol bağımlılığı ihtiyaçların
karşılandıkça şiddetlerinin artmasına örnek verilebilir.
*
İhtiyaçlar ve
ihtiyaçları karşılayan araçlar birbirinin yerine ikame edilebilir;
İhtiyaçlar
çoğu kez birbirinin yerine geçebilir. Özellikle zorunlu olmayan ihtiyaçlarda bu
durum daha çok görülür. Hafta sonunu değerlendirmek isteyen bir aile sinemaya
gitmek yerine pikniğe gitmeyi tercih edebilir. Ayrıca insanlar ihtiyaçlarını
belirli bir mal yerine başka mallarla da giderebilirler. Örneğin; meyve yeme
ihtiyacı elma yerine portakalla, sıcak içecek ihtiyacı çay yerine kahveyle
giderilebilir.
*
Ekonomistler
ihtiyacın ahlaki yönünü dikkate almazlar;
İhtiyaçlar gelenek göreneklere, yasalara aykırı olsa
bile karşılandığında bireye haz, karşılanmadığında ise üzüntü veriyorsa iktisat
biliminde ihtiyaç olarak kabul edilirler. Örneğin; uyuşturucu kullanmak,
gelenek göreneklere aykırı ve kanunla yasaklanmış bir davranıştır. Uyuşturucu
bağımlısı kişi, bunu kullanmadığı zaman acı duyduğundan, iktisat bilimi
uyuşturucu kullanmayı bir ihtiyaç olarak kabul eder.
b)İhtiyaçların Çeşitleri
*
İhtiyaçların
ekonomik olup olmama yönüyle ayırımı;
Bu kritere göre ihtiyaçlar; ekonomik ihtiyaçlar ve
ekonomik olmayan ihtiyaçlar olmak üzere ikiye ayrılır. Mallar ve hizmetler
kullanılarak karşılanabilen giyinmek, barınmak, seyahat etmek, hastalık
durumunda doktora gitmek v.s. gibi ihtiyaçlara ekonomik ihtiyaç adı verilir. Bunun yanısıra, yakışıklı olmak,
güzel olmak, güzel konuşmak, cesur olmak gibi bazı ihtiyaçlar ise mal ve
hizmetler kullanılarak karşılanamaz. Bu tür ihtiyaçlara ise ekonomik olmayan ihtiyaç denir. İktisat
bilimi, ekonomik olmayan ihtiyaçlarla fazla ilgilenmez.
*
İhtiyaçları
karşılayan malların ekonomik mal olup olmamasına göre ayırım;
İhtiyaçları karşılayan malların bir kısmı serbest mal
niteliğindedir. Hava, çöldeki kum, denizdeki su gibi. Bir kısım mallar ise kıt
ya da ekonomik mal niteliğindedir. Kitap, defter, ayakkabı gibi. İktisat bilimi
daha çok ekonomik mallarla karşılanan ihtiyaçlarla ilgilenir.
*
İhtiyaçların
giderilmesindeki zorunluluk derecesine göre ayırım;
Ekonomik mallarla karşılanan ihtiyaçların şiddetleri
birbirinden farklıdır. Bu yönüyle ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlar ve zorunlu
olmayan ihtiyaçlar olarak iki gruba ayrılır. Yeme, içme, giyinme, barınma
gibi insan hayatının devamı için karşılanması zorunlu olan ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaç olarak adlandırılır.
Gezmek, tatil yapmak, sinemaya-tiyatroya gitmek gibi insan hayatının devamı
için bir tehlike oluşturmayan ihtiyaçlara da zorunlu olmayan ya da lüks/kültürel ihtiyaç adı verilir.
Zorunlu
ve zorunlu olmayan ihtiyaçları kesin çizgilerle birbirinden ayırmak zordur.
Çünkü ihtiyaçların çeşidi, toplumun sosyal ve ekonomik yapısına, yaşa, cinsiyete
ve sosyal statüye göre değişebilmektedir. Örneğin; gelişmemiş bir toplumda otomobil
zorunlu bir ihtiyaç değilken, gelişmiş toplumlarda zorunlu bir ihtiyaç olarak
kabul edilmektedir. Aynı ülkede bile ekonomik gelişme sonucu daha önceleri lüks
sayılan ihtiyaçlar (televizyon, çamaşır makinesi, video, kamera vs.) sonraları
zorunlu ihtiyaç haline gelebilmektedir.
Ayrıca, bazı ihtiyaçlar karşılandıkça, önceleri zorunlu
ihtiyaç değilken zamanla zorunlu ihtiyaç haline gelirler. Sigara ve alkol
alışkanlığı buna örnek olarak verilebilir.
2.Mal ve Hizmet
İnsan
ihtiyaçlarını doğrudan ya da dolaylı olarak karşılama özelliğine sahip ve bu
amaçla kullanılmaya hazır olan fiziksel varlıklara mal denir. Ekmek, su,
ayakkabı, buzdolabı, otomobil, tren vs. gibi. İhtiyaçları karşılamasına rağmen
fiziksel varlık özelliği taşımayan şeylere de hizmet denir. Bir
berberin/kuaförün saç kesmesi, doktorun hastalarını muayene etmesi, avukatlık
hizmetleri, devlet memurlarının yaptığı görevler hizmetlere verilebilecek
örneklerden bazılarıdır. Gerçekte malların bize sağladığı faydalar maddi
değildir. Örneğin; bir ayakkabının, bir buzdolabının ya da bir TV'nin maddi
varlığı değil, ihtiyacımızı karşılarken gördüğü hizmet önemlidir. Mal ve hizmet
kavramları bu açıdan değerlendirildiğinde, bir ayırıma gitmek pek anlamlı olmamaktadır.
Mallar, çeşitli
özelliklerine göre sınıflandırmaya tabi tutulabilirler;
*
Serbest ve
Ekonomik Mal Ayırımı;
Elde edilebilmesi için mutlaka belirli bir çaba
harcanması ya da bir bedel ödenmesi gereken mallara ekonomik mal denir. Kalem, gözlük vs. Ekonomik mallar, doğada her
istenildiğinde serbest olarak bulunmazlar.
Doğada her istenildiğinde bulunabilen ve hiçbir çaba
sarfetmeden ya da bedel ödenmeden elde edilebilen mallara ise serbest mal denir. Doğadaki hava, pınar
kenarındaki su serbest mal niteliğindedir.
Serbest
mallar kıt kaynaklar kullanılarak üretilmedikleri için maliyetleri sıfırdır.
Bir serbest malın tüketimini artırmakla diğer bir serbest malın tüketiminden vazgeçmek
gerekmez. Bu durum ekonomik mallar için geçerli değildir. Yani bir ekonomik
malın tüketimini artırabilmek için diğerlerinin tüketimini azaltmak gerekir.
Bir malın serbest veya ekonomik mal olması durumuna
göre değişir. Pınarın kenarında serbest mal durumunda olan su, şişelendiğinde
ekonomik mal konumuna girer. Aynı şekilde herkesin soluduğu serbest mal olan
hava, astronotlar için ekonomik mal durumundadır.
*
Üretim ve
Tüketim Malı Ayırımı
Tüketicinin
ihtiyaçlarını doğrudan karşılayan mallara tüketim malları denir. Tüketim
malları aynı zamanda nihai mal olarak da adlandırılırlar. Yediğimiz yiyecekler,
giydiğimiz elbiseler buna örnektir.
Üretim malları
ise, insan ihtiyaçlarını dolaylı olarak karşılayan yani üretim malı ve tüketim
malı üretilmesinde kullanılan mallardır. Bir makine, makinenin çalışmasını
sağlayan yakıt ya da fabrika binası üretim malı niteliğindedir. Üretim mallarına,
sermaye malı, yarı mamul mal ya da hammadde gibi isimler de verilmektedir.
Bir mal kullanılma şekline göre üretim ya da tüketim
malı niteliği kazanır. Örneğin; bir otomobil sahibi tarafından özel amaçla
kullanıldığında tüketim malı, bir pazarlama elemanı tarafından mal pazarlanması
amacıyla kullanıldığında üretim malı konumundadır.
*
Dayanıklı ve
Dayanıksız Mal Ayırımı;
Elde edildikten
sonra uzun süre fayda sağlayan mallara dayanıklı mal denir. TV, buzdolabı,
ayakkabı, gömlek gibi. Aslında bu mallar kullanılırken tüketilmez, onların
faydasından yararlanılır.
Dayanıksız mallar
ise fayda sağlandığında yok olan, biten mallara verilen addır. Şeker,
ekmek, benzin, mum gibi. İktisat literatüründeki dayanıksız mal kavramı, günlük
hayatta kullanılan dayanıksız mal kavramı ile karıştırılmamalıdır. Kötü yapılmış,
kısa sürede eskiyen bir ayakkabıya halk dilinde dayanıksız mal denir. Ancak iktisat
literatüründe çok dayanmasa da ayakkabı dayanıklı mallar sınıfında yeralır.
*
İkame ve
Tamamlayıcı Mal Ayırımı;
Aynı ihtiyacın karşılanmasında birbirinin yerine
kullanılabilen mallara ikame ya da rakip
mal denir. Tereyağı-margarin, çay-kahve, elma-portakal gibi.
Belirli bir ihtiyacın karşılanmasında birlikte
kullanılan, biri olmadan diğerinin bir işe yaramadığı mallara tamamlayıcı mal denir. Otomobil-benzin,
dolma kalem-mürekkep, tebeşir-yazı tahtası gibi.
*
Çoğaltılabilen
ve Çoğaltılamayan Mal Ayırımı;
Miktarlarının üretimle artırılması mümkün olan mallara çoğaltılabilen mallar denir.
Kalem, kitap, vs.
Çoğaltılamayan
mallar ise üretim yapmak suretiyle miktarlarının artırılması imkansız olan
mallardır. Antika eşyalar, tarihi eserler ve ressamları ölmüş tablolar bu tür
mallara örnektir.
*
Normal -Fakir
Mal Ayırımı
Tüketicinin geliri arttığında talebi artan mallara normal mal denir. Otomobil, televizyon
gibi. Tüketicinin geliri arttığında talebi azalan mallar ise fakir mal olarak adlandırılır. Patates,
margarin gibi.
3.Fayda
Fayda, bireyin herhangi bir malın tüketiminden elde
ettiği doyumdur. Örneğin; susuzluk bir ihtiyaç, su da bu ihtiyacı karşıladığı
için faydaya sahiptir. Fayda kavramı subjektiftir. Belirli bir malın faydası
kişiden kişiye değişebilir. Örneğin; bir kalemin faydası öğrenci açısından
sıradan bir insana göre daha fazladır. Hatta aynı kişi için aynı malın faydası
değişik zamanlarda bile farklı olabilmektedir. Herhangi bir mal ya da hizmetin
faydası söz konusu mala istek duyulmasıyla başlar. Mala ihtiyaç duyulmuyorsa o
malın faydasından bahsedilemez.
İktisadi anlamda fayda kavramı, günlük dildeki
anlamından bazan farklılık gösterir. Bir şeyin faydalı olabilmesi için ahlak ve
yasalara uygun olması gerekmez. Önemli olan fayda sağlayacak nesnenin
insanların ihtiyaçlarını giderebilme özelliğine sahip olmasıdır. Örneğin;
uyuşturucu kullanmak ahlak ve yasalara aykırı olmasına rağmen, bağımlısı için
faydalı bir şeydir.
4.Değer
Ekonomik
mal ve hizmetlere verilen nispi öneme değer denir. Fayda mutlak, değer nispi
bir büyüklüktür. Yani değer kavramında bir karşılaştırma olgusu saklıdır. Bir
malın başka bir mal ile faydası ya da maliyeti bakımından karşılaştırılması söz
konusudur. Eğer dünyada tek bir mal olsa, onun faydasından bahsedilebilir
fakat, başka bir mal ile karşılaştırılması mümkün olmadığından değerinden söz
edilemez.
Bir malın başka bir mal ile birçok yönden
karşılaştırılması yapılabilir. Ancak ekonomistleri ilgilendiren husus, malların
bireylere sağladığı fayda ve malların elde edilebilmesi için katlanılan
fedakarlık ya da maliyet yönünden karşılaştırmadır. Bu karşılaştırma
kriterlerine göre değer; kullanım değeri ve değişim değeri olmak üzere iki
başlık altında incelenebilir.
Kullanım
Değeri; bir malın bireylere
sağladığı faydanın başka bir malın faydası ile karşılaştırılması neticesinde
mala verilen nispi önemdir. Kullanım değeri kişisel bir değerlendirme
olduğundan sübjektiftir. Diğer bir ifadeyle, kullanım değeri malın kişiye
sağlayacağı fayda tarafından belirlenir. Örneğin; Bir öğrenci ders kitabının
futbol ayakkabısına oranla kendisine daha fazla fayda sağladığına inanıyorsa,
öğrenci için ders kitabı futbol ayakkabısından daha değerlidir. Diğer taraftan
bir futbolcu için futbol ayakkabısı ders kitabına göre daha faydalı olduğundan
onun gözünde de futbol ayakkabısı daha değerli olur.
Değişim Değeri;
Bir mal veya hizmetin, başka bir mal ya da hizmetle değiştirilebilme oranıdır.
Burada, mal veya hizmetin değeri, o mal veya hizmetin fırsat maliyeti cinsinden
ölçülmektedir. Örneğin; bilgisayarın fiyatı (600 milyon TL) televizyonun (300
milyon TL) iki katı ise, bir bilgisayar ile iki televizyon alınabilecek, diğer
bir deyişle bilgisayarın değişim değeri iki televizyon olacaktır. Değişim
değeri, kullanım değerinin aksine kişiden kişiye değişmez. Yani herkes için bir
bilgisayar = iki televizyon eşitliği geçerlidir.
5.Üretim
Geniş anlamda
üretim; sınırsız olan insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kıt mal ve
hizmetlerin miktar ya da faydalarını artırmaya yönelik çabalar olarak tanımlanabilir.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere üretim, sadece malların miktarının artırılması
demek değildir. Miktar artırımının yanısıra mal ve hizmetleri faydasını
artırmaya yönelik çabalar da iktisatçı için bir üretim faaliyetidir.
Mal ve hizmetlerin faydaları, şekil, yer, zaman ve
mülkiyet olmak üzere dört şekilde artırılabilir.
*
Şekil faydası;
üretilmiş bazı malların şekillerinin değiştirilerek ihtiyaçları daha iyi
karşılayacak hale getirilmesi faaliyetidir. Örneğin; kumaşın kesilerek elbise
haline getirilmesi, ya da daha önceden kesilmiş derilerden ayakkabı imal edilmesi
gibi.
*
Yer (Mekan)
Faydası; Malların üretildiği yerlerden, onlardan yararlanacak olan
tüketicilerin bulunduğu yere taşınması işlemi, malların yer faydasının
artırılmasıdır.
*
Zaman Faydası;
Mallar üretildikleri anda hemen tüketilmezler. Malların daha sonraları ihtiyaç
duyulduğu zaman tüketilebilmeleri için saklanmaları (stok) gerekir. Bu saklama
işlemi malların zaman faydasının artırılması olarak adlandırılmaktadır.
*
Mülkiyet Faydası;
Üretilmiş olan malların, onlara en fazla ihtiyaç duyanların eline geçmesine
aracılık edenlerin (satıcılar) fonksiyonu, malların mülkiyet faydasının
artırılması işlemidir.
6.Üretim Faktörleri
Malların miktar ve faydalarının artırılabilmesi için
ihtiyaç duyulan kaynaklara üretim
faktörleri denir. Üretim faktörleri; emek, sermaye, doğal kaynaklar ve
müteşebbis olmak üzere dört grup altında toplanabilir.
a)Emek
Üretimin en önemli unsuru olan emek, beşeri sermaye olarak da adlandırılır.
Emek kavramı, mal ve hizmet üretiminde kullanılan kişinin tüm fiziksel ve
zihinsel yeteneklerini içine alır. Örneğin inşaat işçilerinin kol gücünden
(fiziksel) yararlanılırken, bilgisayar operatörünün beyin gücünden (zihinsel)
yararlanılır. Emek belirli bir süre içinde çalışmak için ayrılan zamanla ölçülür.
Emeğin üretime katılması karşılığında elde ettiği getiriye ücret denir.
b)Sermaye
Üretim sürecinde emeğin verimliliğinin artırılmasına
katkıda bulunan her çeşit alet, makine, teçhizat, bina gibi daha önceden
insanlar tarafından üretilmiş olan üretim araçlarına sermaye denir. İktisat dilinde sermaye; reel değer olup, fiziksel
özelliğe sahip ve emek tarafından üretilen araçlardır. Burada bir noktayı
açıklamakta fayda vardır. Halk dilinde sermaye denildiğinde akla, para, hisse
senedi, bono vs. gibi araçlar gelir. Bunlar gerçekte kişilerin serveti arasında
yer alırlar ve iktisat bilim açısından finansal sermaye olarak adlandırılırlar.
Bundan sonraki bölümlerde sermaye kavramı ile ifade edilen unsurun reel sermaye
olduğunun bilinmesinde fayda vardır. Sermayenin üretime katılması karşılığında
elde ettiği getiriye faiz denir.
c)Doğal Kaynak
Doğal kaynak ile kastedilen dar anlamda toprak geniş
anlamda ise doğada mevcut olan yeraltı (madenler, petrol vs.) ve yerüstü
(orman, göl, deniz, akarsu vs.) zenginlikleridir. Doğal kaynakların üretime
katılmaları karşılığında elde ettikleri getiriye rant denir.
d)Müteşebbis
Emek, sermaye ve doğal kaynakları bir araya getirerek,
toplumun eğilimlerine ve tercihlerine göre üretimde bulunan kişilere müteşebbis ya da girişimci denir. Girişimci, bir birey, bir firma ya da bir kamu
kuruluşu olabilir. Müteşebbis diğer kaynakları kullanma karşılığı ücret, faiz
ve rant ödemesi yaptıktan sonra kalan parayı geliri olarak tutar. Bu paraya kar denir. Kar, müteşebbisin iş riski
alma, üretken kaynakları organize etme ve yeni buluşları ortaya çıkarma
karşılığında aldığı bir ödüldür.
7.Tüketim
Ekonomik mal ve hizmetlerin, insan ihtiyaçlarının
giderilmesi amacıyla nihai kullanımına tüketim
denir. Tüketimin söz konusu olabilmesi için mal ve hizmetlerden faydalanmanın
direkt olması gerekir. Örneğin; evde su içmek, elektrik kullanmak gibi. Eğer
elektrik ve su, bir fabrikada üretim sürecinde kullanılıyorsa bu kullanım
tüketim olarak kabul edilemez; ara kullanım olarak adlandırılır. Tüketim
genelde tüm ekonomik faaliyetlerin nihai amacıdır. İnsanların hayat
standardının yükselmesinin en önemli göstergesi daha yüksek tüketim düzeylerine
ulaşmalarıdır.
8.Ekonomik Etkinlik
Ekonomide kıt kaynakların toplum refahını maksimize
edecek şekilde üretime koşulması ve üretilen mal ve hizmetlerin bireyler
arasında adaletli olarak dağıtımının yapılması durumu ekonomik etkinlik olarak
adlandırılır. Genel tanım yapılmakla birlikte bir çok etkinlik türünden
bahsedilebilir.
Üretimde
etkinlik, mevcut kaynaklarla en yüksek üretim düzeyine ulaşmayı ifade eder.
Üretimde etkinlik sağlanmışsa, kıt kaynakların alternatif kullanım alanlarını
değiştirerek üretimi arttırmak mümkün olmaz. Üretimde etkinliğin sağlanması durumunda
üretim olanakları eğrisi üzerindeki her hangi bir mal bileşiminin üretimi gerçekleştirilir.
Üretim olanakları eğrisinin içinde bir noktada üretimde bulunuluyorsa üretimde
etkinlik sağlanılamamıştır.
Bölüşümde
etkinlik, üretilen mal ve hizmetlerin üretime katılanlar arasında adaletli
bir şekilde dağıtılmasıdır. Bölüşümde etkinlik gelir dağılımı ile ilgilidir.
Bir ülkede gelir dağılımı adaletsiz ise bölüşümde etkinlik sağlanamamış
demektir. Bölüşümde etkinliğin sağlanabilmesi için gelir dağılımının adaletli
olması gerekir.
9.İş Bölümü, Uzmanlaşma ve Mübadele
Bu kavramların birlikte ele alınmasının nedeni,
aralarında birinin diğerinin nedeni ya da sonucu olma gibi yakın bir ilişkinin
olmasıdır. Bir bireyin ihtiyaç duyduğu bütün malları üreterek ihtiyacını
karşılaması mümkün değildir. İlkel toplumlardan itibaren her birey yeteneği
doğrultusunda mal üretmiş, kendi ihtiyacından fazlasını başka mallarla
değiştirme yolunu seçmiştir. Bu şekildeki davranış biçimi işbölümünü ortaya
çıkarmıştır. İşbölümü, belirli işi yapan kişilerin zamanla o alanda uzmanlaşmasına
neden olur. Yani uzmanlaşma işbölümünün bir sonucudur.
İşbölümü, mesleki ve teknik işbölümü olarak ikiye
ayrılabilir. Mesleki işbölümü,
bireylerin herhangi bir meslekte uzmanlaşmasıdır. Terzi, kasap, doktor, öğretim
üyesi gibi.
Teknik işbölümü
ise, işletmelerin bir malın çeşitli üretim aşamalarının birinde uzmanlaşmasını
ifade eder. Örneğin kumaşı ele alalım. İpliğin bükülmesini, kumaşın
dokunmasını, boyanmasını farklı farklı işletmeler gerçekleştirir.
İşbölümü ve uzmanlaşmasının ekonomiye
katkısı nedir? Modern sanayi toplumlarının en önemli özelliği işbölümü ve
uzmanlaşmada gösterdiği başarıdır. İşbölümü ve uzmanlaşma verimliliği artırır,
ölçek ekonomilerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunur, mübadele (değişim)
ekonomisinin gelişmesine yardımcı olur. Zaman kaybını önler ve etkinliği
artırır.
Mübadele,
bir mal ya da hizmetin başka bir mal ya da hizmetle değiştirilmesidir.
Toplumlarda işbölümü ve uzmanlaşma ancak mübadele ile mümkün olur. Bireyler ya
da toplumlar, kendi üretim fazlalarını ihtiyaç duydukları başka mallarla mübadele
ederler. Mübadele olanakları arttıkça işbölümü ve uzmanlaşmanın yoğunluğu
artar.
10.Verimlilik
Emek, sermaye ve doğal kaynaklar gibi üretimde
kullanılan bir birim girdi başına düşen mal ve hizmet miktarını ifade eder.
Uygulamada verimlilik; üretim miktarının girdi miktarına bölünmesi ile elde
edilir. Yani;
Verimlilik =
Üretim Miktarı / Girdi Miktarı
şeklinde ifade edilir.
Burada üretim faktörlerinin tamamı dikkate
alındığından toplam verimlilik hesaplanmıştır. Üretim faktörlerinden sadece
biri dikkate alınırsa bu durumda hesaplanan verimlilik kısmi verimlilik adını alır. Örneğin emek verimliliği, sermaye
verimliliği ya da toprak verimliliği gibi.
Üretimde kullanılan girdiler ve elde edilen üretim,
miktar yönüyle dikkate alınırsa fiziki
verimlilik, söz konusu girdiler ve üretimin parasal değeri dikkate alınırsa
nakdi verimlilik hesaplanmış olur.
Kullanılan faktör birimi başına düşen
üretim miktarını arttıran her türlü gelişme verimliliği arttırıcı yönde etki
yapar. Bu gelişmelerin başında, makine-ekipmanın daha etkin kullanımına imkan
veren teknolojik gelişmeler gelir. Bunun yanı sıra, işgücünün eğitim ve
öğretimine yönelik programlar da verimliliği arttırıcı etki yapar.
11.Ekonomik Birimler
Bir ülkede ekonomik faaliyetler içinde yer alan
birimlere ekonomik birimler denir. Ekonomik birimler; hanehalkı, firmalar ve devlet
olmak üzere 3 grupta toplanabilir.
a)Hanehalkı
Aynı evde yaşayan ve ortak finansal kararlar alan tüm
aile bireyleri olarak tanımlanabilir. Hanehalkı, ekonomik faaliyet sürecinde
birden fazla fonksiyona sahiptir. Hem üretici, hem tüketici hem de kaynak sahibi
yani kaynak arzedici konumdadır. Tüketici olarak hanehalkı, firmalar tarafından
üretilen mal ve hizmetleri satın alır. Kaynak sahibi olarak hanehalkı, sahip
olduğu kaynakları ya da faktörleri firmalara satarak üretim faaliyetlerine katılır.
b)Firmalar
Üretim faktörlerini kullanarak tüketicilerin istekleri
doğrultusunda nelerin üretileceğinin kararını veren bireysel firmalardan,
sermaye şirketlerinden devlete kadar bütün üretim birimlerini kapsar. Firmalar,
üretim faktörlerini kullanarak ürettikleri mal ve hizmetleri, hanehalkına,
diğer firmalara ve devlete satarlar.
c)Devlet
Ekonomik faaliyet sürecinde devlet, firmaların üretimde
bulunduğu piyasalarla ilgili düzenlemeleri yapan, mülkiyet haklarını koruma
altına alan, vergi toplayan, bazı mal ve hizmetlerin üretimini yapan bir birim
konumundadır. Literatürde kullanılan diğer kavramlar ait oldukları bölüm ya da
konularda açıklanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder